8 Kasım 2011 Salı

zeka

Zekasını beğendiğin birinin görüntüsünü merak etme.
 Zekasını kullanmayan birinin ise görüntüsünden etkilenme!

26 Ekim 2011 Çarşamba

hayat


 Sonu belli olmayan bir yoldur hayat.
 Önüne ne zaman, neyin çıkacağını bilemezsin
 Bazen birşeyler alır götürür senden, tutamazsın...
Bazen de hayatın getirdiklerinden kaçmak istersin, ama kaçamazsın...
 Böyledir hayat, bir türlü anlayamazsın...
Ve bir gerçek vardır: "ACIYI tatmadan, MUTLULUĞU tadamazsın..

sır

Bir dostu bir gün Mevlana Hazretleri'ne dert yanar.
- Ben seninle tüm sırlarımı paylaştım, ama sen hiçbir sırrını bana söylemiyorsun. Yoksa biz dost değil miyiz?
Mevlana Hz'lerinin verdiği cevap düşünüdürücüdür.
- Sen daha kendi sırlarını tutamıyorsun, benimkileri nasıl tutacaksın..

Cem Adrian

Hala yalnız mısın?
Sadece özgür…
-Peki mutsuz?
Sadece alışmış…
-Peki ya aşık?
Sadece eksik… Peki ya sen… Hala bekliyor musun?
-Beklemek şimdi hiç duymayan birine dünyanın en güzel şarkısını söylemek kadar
anlamsız…
-Peki ya umut?
Umut şimdi hiç görmeyen birine gökkuşağını anlatmak kadar zor ve imkansız.

Cem Adrian

Edep



Bir gün Sadi-i Şirazi Hazretlerine sorarlar;
"Edebi kimden öğrendiniz?"
Cevap ilginçtir:
"Edepsizden..

izmler

SOSYALİZM : İki ineğiniz varsa, birini komşuya verirsiniz.
KOMUNİZM : İki ineğiniz varsa, devlet ikisinide alır, size süt verir.
FAŞİZM : İki ineğiniz varsa, devlet ikisinide alır, size süt satar.
NAZİZİM : İki ineğiniz varsa, devlet ikisinide alır,sizi kurşuna dizer.
TEOKRASİ : İki ineğiniz varsa, devlet ikisinide alır, siz süt duasına çıkarsınız.
BÜROKRASİ : İki ineğiniz varsa, devlet ikisinide alır ,birini öldürür,
sütü sağar ,kovayı da devirir.
DEMOKRASİ : İki ineğiniz varsa, ikiside greve gider.

İneğiniz Yoksa Şanslısınız! :)

Aşk

Aşk kapıyı çaldığında
hemen açma,
Bazıları zile basıp kaçıyor..

Brezza

zaman

zaman öle bir zaman olacak
kedi köpek besleyip anayı babayı kapı önüne koyacak
Çok yazık böyle veletler bunu modernite sanacak

birileri silah üretecek öbürleri bu silahla özgürlüğünü arayacak
ve sonunda ikisi de belasını bulacak mı  bence bu vakit alacak

açlıktan ölürken insanlar   taksimde hayvanları koruyacak
ve buda sosyete takımının son modası adı duyarlılık olacak
savaşlarda insanlar ölürken kutuplardaki ayıları kurtacak
hani var ya greenpeace'çiler bunlarla gururlanacak
nesli tükenmekte olan hayvanları koruyanlar
asıl bitmekte olan insanlığı umursamayanlar
birileri daha zengin diğerleri daha fakir
sanki dünya daha adil
7 milyar insan
bir o kadar da gafil
herkes kendine müslüman
baksana bi her yer sütliman
dünyanın düzeni buymuş meğer
bir şey yokmuş kayda değer
vesselam .......




değişme

Hayatta kimseyi değiştiremezsin .
Ve kimse için değişmemelisin..
Ne sen başkası için mecburi istikametsin;
Ne de başkası senin için.
Yorma kendini;

"Bırak, hayatına eşlik etmek isteyenler seninle gelsin".

iletişim

Küçükken hayvanlarla konuşabilsem ne ilginç olurdu diye düşünürdüm. Meğer yıllardır konuşabildiğim  bir sürü hayvan varmış . . . (:


Kimseyi kırmayayım diyorum, bir de bakıyorum kendim paramparçayım..!''
Ben hiç para biriktirmedim... İnsan biriktirdim. Arada bozuk olanlar çıktı; onları da harcadım gitti .

cevap

Benden nefret ettiğini duydum. Eğer seni düşünecek vaktim olsa, bende senden nefret ediyor olurdum.


--2 sevgili varmış
Çok severlermiş birbirlerini
oğlan askere gitmiş
O askerdeyken kız başka birine aşık olmuş
bunu mektupla anlatmak zorunda kalmış
... "Sen askerdeyken ben başkasına aşık oldum,
Kusura bakma sende olan fotoğraflarımı
gönder"
Asker mektubu okumuş,
intkam alcak ya.!
Bölükteki askerlerden ne kadar kız resmi varsa toplamış
zarfa koymuş ve şöyle yazmış:
"kusura bakma sen hangisiydin seçemedim
kendi resmini al diğerlerini geri yolla . . .(:

değer

Ne ben Sezarım, Ne de sen Brütüssün. Ne ben sana kızarım, ne de zatın zahmet edip bana küssün. Artık seninle biz, düşman bile değiliz ...

W. Butler

Haddini bilmedikten sonra çok şey bilmek birşeye yaramaz. Suskunluk kimseyi yanıltmasın, Çünkü susan konuşursa kimse kaldıramaz.
W. Butler

Edeb

Hz. Lokman’a: - “Edebi kimden öğrendin?” diye sormuşlar.
Şu cevabı vermiş: - Edepsizlerden. . .

can yücel


Can Yücel

Cemal Süraya

Konuşabilmek" ile "konuşmayı bilmek" arasında
büyük bir fark vardır.
Mesela çoğu insan ikincisini bilmez...

Cemal Süraya

12 Ekim 2011 Çarşamba

Her ilin plaka kodunu ezbere bilip, Özel günleri unutabilen zeka kapasitesine sahip insana Türk Erkeği deniliyormuş.

Necip

Böyle giderse utanmaktan utanan bir nesil gelecek!


Ya İslamla yükselir,ya inkarla çürürsün, Bu yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün.

Necip Fazıl Kısakürek

nükteler


Bir gün fakirin biri Büyük İskender'e gelerek:
-Az birşey ihsan etmez misiniz? Diye para ister.
İskender ona der ki:
-Az şey vermek bana layık değildir.
-O halde çok şey ihsan ediniz.
-O da sana layık değildir. 



Yakalanan bir korsan, Büyük İskender'in:
-Denizi niçin kötü amaçla kullanıyorsun? sorusuna şu yanıtı vermiş:
-Ya sen? Niçin dünyayı ele geçiriyorsun? Ben bu işi küçük bir gemi ile yaptığım için bana haydut deniyor; sen aynı şeyi büyük bir filoyla yapınca imparator diye anılıyorsun?
 

Meşhur bir filozofa: 
-Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden almıyorsunuz? Diye sormuşlar.
-Onu almam için eğilmem lazım da ondan. Diye yanıt vermiş. 

bir çift söz


Barika-i hakikat müsademe-i efkardan doğar
 / Namık Kemal
Yanlıştan dönmek, doğruyu bulmaktan zordur.
Münakaşada zafer mağlup olanındır, yenilmek zenginleşmektir. Cemil Meriç
Aşka insan kendini aldatarak başlar ve başkalarnı aldatarak bitirir. Oscar Wilde 
Elemi bilmeyenin merhametine inanmayınız. C. Şahabettin 
Kötülere acımak iyilere zulümdür. Sadi 
Bu işyerinde herkes istediğini söyler, ama söylenileni yapar. Turgut Yılmaz 
İnsanlar, kırmızı güllere koşarlarken ayakları altanda ezilen kır çiçeklerini farketmezler.
Akıllıyı kafeslemek için aptalı oyna. Jamaika Atasözü
Dibe vurmadıkça çıkış gerçekleşmez.  

Bir asil at gibi şahlan, vurulan gemleri kır!
Nerede hakkım diye, bir kerecik olsun haykır! 

                                                    Niyazi-i Mısri 
"Uzun gece"nin ne olduğunu (nasıl bir şey olduğunu), ne yıldızbilimciler (astrologlar) bilir, ne de zaman uzmanları.
Acı, üzüntü, hasret içinde olanlara sor sen, gecelerin kaç saat olduğunu.

Bana benden olur,
Her ne olursa.
Başım rahat bulur,
Dilim durursa. 

8 Ekim 2011 Cumartesi

bir çift belağat


 galat-ı meşhur lügat-ı fasihten evladır.
Tasrih mukabelesinde delalete itibar yoktur.
(açık beyan karşısında çıkarsamalara itibar edilmez)
Sarahat Karşısında Delâlete İtibar Yoktur
Şek ile yakin zail olmaz.

Arizi sıfatlarda asıl olan ademdir.
kelâmda aslolan mânay-i hakikidir
Mevrid-i Nasda İctihada Mesağ Yoktur

Meşakkat kolaylığı celbeder

mâni zail oldukta mebnû' avdet eder

zarar-ı âmmı defi' için zarar-ı hass ihtiyar olunur
Def-i Şer, Celb-i Nef'a racihtir
Ezmanın tegayyürü ile ahkâmın tegayyürü inkâr olunamaz
Ehven-i şerreyn ihtiyar olunur
Sakıt olan şey avdet etmez
Sâkite bir söz isnad olunmaz. Lakin maraz-ı hacette sükût beyandır
Tevehhüme itibar yoktur.
Külfet ni'mete ve ni'met külfete göredir
Bikaderil-imkan şarta riayet olunmak lazım gelir
Beyyine, hilaf-ı zahiri isbat için, yemin aslı ibkâ içindir.

Orhan Veli Kanık

Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Göz yaşlarıma, ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.

Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.

Orhan Veli Kanık

Şeyh Edebali

Cahil ile dost olma: İlim bilmez, irfan bilmez, söz bilmez; üzülürsün.

Saygısızla dost olma: Usul bilmez, adap bilmez, sınır bilmez; üzülürsün.

Aç gözlü ile dost olma: İkram bilmez, kural bilmez, doymak bilmez; üzülürsün,

Görgüsüzle dost olma: Yol bilmez, yordam bilmez, kural bilmez; üzülürsün.

Kibirliyle dost olma: Hal bilmez, ahval bilmez, gönül bilmez; üzülürsün.

Ukalayla dost olma: Çok konuşur, boş konuşur, kem konuşur; üzülürsün.

Namertle dost olma: Mertlik bilmez, yürek bilmez, dost bilmez; üzülürsün.

— İlim bil, irfan bil, söz bil.
— İkram bil, kural bil, doyum bil.
— Usul bil, adap bil, sınır bil.
— Yol bil, yordam bil.
— Hal bil, ahval bil, gönül bil.
— Çok konuşma, boş konuşma, kem konuşma.
— Mert ol, yürekli ol.
— Kimsenin umudunu kırma.

Sen seni bil; ömrünce bu yeter sana.

[ Şeyh Edebali ]

7 Ekim 2011 Cuma

hasta


deryaya açılan derme çatma bir barakada dertleşen iki insan
bir denizciydi  derhal uyanmak isteyen bu derin uykudan

kanayan yaralarımızdan kan kanseri olmuş kan kardeşi
kaldıramıyordu bu vücut  artık kalıplaşmış kalleşlikleri

bu yalan dünyada yalnız bir insanın yalın biriyle yakınlaşmasıydı
yalvarıyordum yanıtları vermen için bu yanılgılarımın yankısıydı
yoksa yaşam yaşarmak mıydı yaşatmak mıydı yaşlanmak mıydı

 yatakhanede yatalak  bir yaşlının yas tutması mıydı acı olan
yoksa onursuz bir oğul muydu  onu  oracıkta bırakan

kangren olmuş yaralarımız bizi daha fazla kanser etmeden,
terketmek lazım  hayatı o bizi terketmeden
biz çekmeliyiz resti vakit geçmeden...

                                                                       by ilm-i ledün

Nerede


‎"Nerede değilsem,

Orada iyi olacakmışım gibi geliyor bana..."

* C. Baudelaire

Gecenin en karanlık anı şafak sökmeden az öncedir.


Victor Hugo

Bazı insanlar alçak gönüllüdür,
bazılarıda alçak olmaya gönüllüdür...

' Necip Fazıl Kısakürek

4 Ekim 2011 Salı

körebe

köhne bir mahallede körebe oynayan körpe çocuklar
köşedeki kötürüm yaşlının kötümser bakışları
ve kördüğüm olmuş kötülüklerin körelttiği vicdanlar
ayrıca paranın kölesi olmuş köşkte yaşayanlar ....
yağmur çiselerken çamaşırları çiteleyen kadının çocuğunu çağırması..

  by ilm-i ledün


29 Eylül 2011 Perşembe

savaş uçağı

  Türkiyenin uçak gemisi var mı ? Gerek var mı? Yapabilir mi? Yapmak istemiş mi? Almak istemiş mi ?  Ben ne mi düşünüyorum. İlk önce edindiğim bilgilere göre insanların bu konuda neler düşündüğümü söylemek gerekirse ,türkiyenin uçak gemisine ihtiyacı yok diyenelerin genelde iki sebebi var .  Birincisi Türkiyenin muhtemel düşmanlarınınYunanistan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Suriye, iran gibi yakın  komşu  ülkeleri olduğu ve  uçak gemilerinin okyanus ötesi savaşlarda kullanılabileceği   için  diğeri görüşü diğeri çok maliyetli olduğu ve teknolojisinin buna müsait olmaması .İlkini savunların mantığına göre herhangi bir muhtemel düşmanı olmayan veya komşusuyla iyi geçinen bir ülkenin  savaşa bile yatarım yapmaması gerekmektedir.Veya barış politikası güden bir ülkenin savaş teknolojisine yatırım yapmaması gerekmektedir.Mevcut askeri ve siyasi politikaya bakılarak geleceğe dair kesin çıkarımlarda bulunulamaz.Bu günkü  dostlarınız yarın düşmanlarınız olabilir,düşmanlarınız da dostlarınız olabilir.Düne kadar Türkiye'nin dostu müttefiği olan  İsrail'le mavi marmaradan dolayı savaşla burun buruna gelinmiştir .Yarın bu durumun Arjantin'le olmayacağı ve savaşılamayacağını kim bilebilir veya yarın 3. dünya savaşının çıkmayacağı ve Çin'le savaşılmayacağının teminatın kim  verebilir .Savaş öngürülebilir bir olgu değildir.ancak yaklaşınca farkedilebir bir durumdur.Kaldı ki bu.Tarih bunun için var.Diğer görüşse Geçecek olursak ; teknolojinin olmaması ve maliyet sıkıntısı.Yıllarca bizi teknoloji üretmekten alıkoyan düşünce; ``Teknolojimiz yok `` . Teknolojiden anlaşılan neyse ?. Her hangi bir şeyin teknoloji o şeyi yapmaya çalışmadan nasıl olabilir. Doğru daha milli piyade tüfeğini bile 21.yy. da  yaptığımız dönemde nükleer enerjiyle çalışan destroyerlerle denizaltılarla korunan kısa kalkış tipi savaş uçaklarıyla desteklenen  uçak gemileri yapılırken geliştirecek teknolojiyle ordu hem cephane hem nükleer hem hava ve deniz kuvvetlerinde teknolojisi geliştirmiş olacaktır.
yani savaş gemisi yaparken geliştirilen gereken teknolojiler

savaş gemisi
radar sistemleri
füze sistemleri
uçak teknoloji
denizaltı teknolojisi
helikopte


27 Eylül 2011 Salı



Elmas yontulmadan, insan da yanılmadan mükemmelleşemez.
Konfüçyüs

''Kişioğlu da ağaca benzer, ne denli yükseğe ve ışığa çıkmak isterse, o denli kök salar yere, aşağılara, karanlığa, deliliğe, kötülüğe.''

Nietzsche

Az şey bilirsek bir şeyin doğruluğuna emin olabiliriz,bilgi artinca kuşkuda artar.

Goethe

En büyük yanlış yanlışlıkların farkında olmamaktır.Carlyle

En insancıl davranış nedir? -Birisinin utanmasını önlemek.
Nietzsche


Düzlükte kalma, çok yükseklere çıkma. Dünya en güzel yokuşun yarısında görülür.
Nietzsche

Beni Öldürmeyen Acı Kuvvetlendirir

Beni Öldürmeyen Zevk Küçültür

26 Eylül 2011 Pazartesi

Başarı -inanç-Steve Jobs

Hayatında üniversite okumamış bir insanın bir başarı öyküsü; bulunduğu şirkette  hatta ceo'su olduğu şirkette yıllık 1 dolara maaş alarak çalışan ve elindeki tek sermayesi inanç olan bir insan hayat öyküsü başarının ne kadar tesadüf olmadığını ,her düştüğünde daha azimle ve inançla kalmak gerektiğini anlatan bir yaşam öyküsü
hülasa siz neye inanırsanız osunuz.
        Çok enteresan değil mi ? Sanki hayat bir borsa,tavan yapmak için dibe vurmak gerekiyormuş gibi davranıyor hayat.
konuşmalarından satış başlarına dikkat ettiğimizde. ``Hayat bazen kafanıza tuğlayla vurur`` belkide bir kere de vurmaz.Bazen birden fazla da vurur.
       Kanseri yenmesine neden olan şey hayatında başarılı olmasına neden olan şeyle aynıydı.Bu İnançtı.
``Başkalarının hayatını yaşayarak onu harcamayın.Başkalarının düşüncelerinin sonuçlarıyla yaşama dogmasına takılıp kalmayın. Başkalarının fikirlerinin gürültüsünün kendi kalbinizin sesini duymasını engellemesine izin vermeyin``

25 Eylül 2011 Pazar

işte öle bir şey

hani dalmak istersin ya hülyalara
katlanamadığın da yalnızlıklara
atarsın ya kendini  dışarılara
işte öle bir şey
hani yürürsün ya yalnızlar  sokağında
hissedersin ya rüzgarın sesini yanağında
yaşamak istersin ya düşler sokağında
işte öle bir şey

hani paylaşmak istersin ya her şeyini
bulamazsın ya paylaşacak hiç kimseyi
kaybedersin ya artık  hayata  ümidini
işte öle bir şey

bilirsin ki hiç bir şeyin yoktur yapacak
belki bir gün biri gelip seni anlayacak
ama olmazsa eğer derdini paylaşacak
işte yalnızlık böyle bir şey ..









aristo

mutlu olmak, kişinin kendi kendine yetmesi demektir.
aristo

al capone

"çocukken, her akşam yatmadan önce, tanrı'ya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. bir gün ,tanrı'nın çalışma tarzının bu olmadığını anladım. ertesi gün gittim kendime yeni bir bisiklet çaldım ve her akşam yatmadan önce tanrı'ya günahlarımı affetmesi için dua ettim." 
al capone

aforizmalar

Dünyanın en yoksul insanı paradan başka hiçbirşeyi olmayandır…..Schopenhauerse
Batılılar geldiklerinde ellerinde İncil vardı, bizim elimizde topraklarımız vardı. Bize gözlerimizi kapayarak dua etmesini öğrettiler. Gözümüzü açtığımızda bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız vardı. KENU KENYATTU
Yaşamda herkes hata yapar ama ahmaklar hatalarına bağlı kalırlar CİCERO
Eğer bir gün yolunuzu kaybederseniz,
Bir çocuğun gözlerinin içine bakın…..
Çünkü bir çocuğun bir yetişkine her zaman öğreteceği ,
üç şey vardır ;
1. NEDENSİZ YERE MUTLU OLMAK.
2. HER ZAMAN MEŞGUL OLABİLECEK BİR ŞEY BULMAK.
3. VE ELDE ETMEK İSTEDİĞİ BİE ŞEY İÇİN VAR GÜCÜYLE DAYATMAK. Paulo Coelho



Eflatun


Bir gün Eflatun, talebelerinden birini kumar oynarken yakalamış ve şiddetle azarlamış. Talebesi:
- “İyi ama ben çok az bir paraya oynuyordum” diye itiraz edecek olunca Eflatun cevap vermiş:
- “Ben seni kaybettiğin para icin değil, kaybettiğin zaman için azarlıyorum.”
Yaşam, geriye bakarak anlaşılır, ileriye bakarak yaşanır. S. Kie kegaard

24 Eylül 2011 Cumartesi

3 kıtaya hükmetmiş milletin torunları

           Bir haber sitesin de yedeklerde olan  Türk futbolcusunun bulunduğu yabancı takımın yenildiği bir maçın manşetlere verilmesi gözüme takılıyor. O takımla tek bağımızın bir Türk futbolcu olduğu ve onun da yedekler  de olduğu bir takımın yenmesini haber yapacak    hatta manşet yapacak kadar boş bir millet miyiz biz. Yoksa bizdeki bu milliyetçilik damarı hakikaten biraz fazla mı oluyor; yada biz millet olarak çok büyük şeyler görmediğimiz için küçük olaylar mı artık bizi mutlu edecek. İdeallerimiz hedeflerimiz de mi küçüldü.Paris Hilton Türkiye'ye gelir. Olay olur. Hatta eskiden karşılaştığım daha garip bir hadise..
Aynı  şekilde manşetlerden verilen amerikan yapımı hayalet uçağın haberinde haber aynen şu şekilde ;``hayalet geminin havadan çekildiği fotoğrafta arkada ki ülke Türkiye mi ?`` Evet aynen bu şekilde. Güler misin ağlar mısın ?
                   Hayallerimiz  beklentilerimiz o kadar küçülmüş ki bizim için o fotoğraftaki ülkenin Türkiye olması bile bize gurur verici veya  koltuklarımızın  kabarmasına neden oluyor . Bu bir milletin çöküşü değil midir ? Bunu görmemek için kör olmak lazım yada ahmak belkide uyuşturulmak..  Malazgirt'de ,İstanbul'da Çanakkale'de tarih yazan bir milletin düştüğü durum içler acısı ..Ama asıl acı olan bu milletin düştüğü bu durumu bile anlayamamış olması ...
                 

T. Szasz

Aptallar ne affeder ne unutur,
Saflar affeder ve unutur,
Akıllılar ise affeder; ama asla unutmaz..

*T. Szasz

Nasreddin Hoca

Nasreddin Hoca çarşamba pazarında gezintiye çıkmış. Dolaşırken birden ensesinde bir tokat hissetmiş ve kendini yerde bulmuş. Hemen kalkmış arkasına bakmış, bide ne görsün iri yarı bir adam. Nasreddin Hoca:
-Bana sen mi vurdun? Adam:
-Evet ben vurdum.. Nasreddin Hoca:
-Şakamı yaptın yoksa gerçekmi vurdun? Adam:
-Gerçek vurdum ne olacak..? Nasreddin Hoca:
-Haa… iyi öyleyse, ben şakadan hiç hoşlanmam da..!

Akıl hastanesine

Adam akıl hastanesine kapatılır ve şöyle bağırmaya başlar :
"Siz beni bu odaya hapsettiğinizi zannediyorsunuz. Hayır! Ben sizi bu odanın dışına hapsediyorum"

Muhammed Ali'nin cevabı

Muhammed Ali'nin İkiz Kulelerin önünde spikere verdiği cevap:

Aşağıdaki yazı eski dünya boks şampiyonu Muhammed Ali Clay'in olaylardan sonra dünya ticaret merkezini ziyareti esnasında Amerika'nın 1 numaralı haber Televizyonu CNN'nin Hıristiyan muhabiri Mc.Oneil'in sorusuna verdiği akıllıca cevaptır:

CNN Muhabiri Mc. Oneil: ''Sn. Muhammed Ali, bu dehşetin meydana gelmesine sebep olan teröristlerle aynı dinin bir mensubu olarak neler hissediyorsunuz?

Muhammed Ali: ''Siz, Hitler ile aynı dini paylasan bir mensup olarak neler hissediyorsanız aynısını…"

Jean Paul Richter

‎''İnsanın kendi karakterini en açık biçimde ele verdiği zaman, başkalarını tarif ettiği zamandır...''

anne

Bir anne evladını hep taşır;
Dokuz ay karnında taşır,
Beş sene kucağında taşır
Ve ömür boyu kalbinde taşır.
Çocukta onu huzur evine taşır.

nesif

Nefsim kudurur
Kalbim durdurur
Aklım susturur
Akan sular durur
eskilerden...:d

yatıyorum ranzamda lakin

Bir savaş var ki ne çetin
Kusarım bu dünyaya kin
Verme dünyaları alsanda bu cennet vatanı

23 Eylül 2011 Cuma

Nameler

Nameler
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
hani yalan söylediğinde yüzüne bakar ya 
üzülürsün ya bitince telefondaki batarya 
yapma böle kırılma güzel sesli kanarya 




Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
nedendir  acı verir insana denizde susamak
bunun gibidir herkesle ama  yalnız yaşamak  
belkide sonumuz budur yaşlanınca bunamak 




çıkacaksın bu merdivenlerden basamak basamak
istesen de  kopamazsın hayattan  yoktur usanmak






sence mümkün mü  düşünebilen herkesin insan olması;
gelmiyor aklıma  insan olan herkesin düşündüğü manası 




Okumak cehaleti alır eşeklik bâki kalır.
Bu devirde insan olmak biraz zaman alır 
belki adam olsan yüzüne aval aval bakılır
belki yapamaz garipler  nezaketten sıkılır

Dönülmez Akşamın Ufkundayız

Dönülmez Akşamın Ufkundayız

dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç
bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç
cihana bir daha gelmek hayal edilse bile
avunmak istemeyiz, böyle bir teselli ile
geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
geçince başlayacak, bitmeyen sükûnlu gece
guruba karşı bu son bahçelerde keyfince
ya aşk icinde harab ol ye şevk icinde gönül
ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül
ah dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç




"ölmek değildir ömrümüzün en feci işi
müşkül budur ki ölmeden çok evvel ölür kişi"

"yürü..hür maviliğin bittiği son hadde kadar! 
insan alemde hayal ettiği müdetçe yaşar"

"sana dün bir tepeden baktım aziz istanbul
görmediğim gezmediğim,sevmediğim hiç bir yer
ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul
sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer"

kimbilir belki dönülmez akşamın ufkundayım(dır)..




1919 yılında darülfünun i osmani (bugünkü istanbul üniversitesi) edebiyat fakültesi'ne giren ahmet hamdi tanpınar'ın edebiyat öğretmeni.

SAKARYA TÜRKÜSÜ


İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.

Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.

Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.

Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat?

Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;

Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?

Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.

Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük!..

Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,

Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.

Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!

Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?

Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?

Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!

Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.

Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?

Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!

Sakarya; sâf çocuğu, mâsum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!

Sen ve ben, gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!

Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!

Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!..
(1949)

[ Üstad Necip Fazıl KISAKÜREK ]

Necip Fazıl KISAKÜREK

" Bir sevinç var ki kalbte Arşı doldurur sesi; O ne sonsuz sevinçtir, ebediyet neş'esi... " 
" Su çekildi, göründü sanki denizin dibi, Korkuyorum, bu akşam kıyamet varmış gibi... " 
[ Üstad Necip Fazıl KISAKÜREK ]

Hiçlik makamı

Nasrettin Hoca'ya sormuşlar:
“Kimsin?”
“Hiç” demiş Hoca, “Hiç kimseyim.”

Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca:
“Sen kimsin?”
“Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara.
“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasrettin Hoca.
“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam.
“Daha sonra?” diye üstelemiş Hoca.
“Vezir” demiş adam.
“Daha daha sonra ne olacaksın?”
“Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”
“Peki, ondan sonra?”

Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş:
“Hiç.”
“Daha niye kabarıyorsun be adam.
Ben şimdiden senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım: "Hiçlik makamında!”

*Öyle..

karışık

Telafisi Mümkün Olmayan Şeylerin İzahı Gereksizdir!!!!!

S.Freud

‎"Ne garip değil mi ?
Bir insana vazgeçilmez olduğunu hissettirdiğinizde,
İlk vazgeçeceği kişi siz oluyorsunuz.."

*S.Freud

George Bernard SHAW

Tecrübelerimizle biliyoruz ki kimse tecrübelerden ders almıyor...
George Bernard SHAW

Öğrendik ki... Can Dündar

Öğrendik ki...
Bir tek insanın bize ''iyi ki varsın'' demesi varolduğumuz
için mutlu olmamızı sağlar....

Öğrendik ki....
Kibar olmak haklı olmaktan daha önemlidir.

Öğrendik ki....
Hayat şartları bizi ne kadar ciddi görünmeye zorlasada hepimiz
çılgınlıklarımızı paylaşacak birini arıyoruz....

Öğrendik ki....
Bazen tek ihtiyacımız olan bir el ve bizi anlayacak bir
yürektir.....

Öğrendik ki....
Parayla ''klas insan'' olunmuyor....

Öğrendik ki....
Gün içinde başımıza gelen küçücük şeyler gün sonunda koca bir
mutluluğa dönüşüyor....

Öğrendik ki....
İnkar edip içimizde sakladığımız şeyler gerçekliğini
kaybetmiyor....

Öğrendik ki....
Biriyle dalaştığımızda tek başardığımız onun bize daha çok zarar
vermesini sağlamaktır....

Öğrendik ki....
Her yarayı saran zaman değil sevgidir....

Öğrendik ki....
Çabuk olgunlaşmak için zeki insanlardan çevre edinmek
gerekir.....

Öğrendik ki...
Karşılaştığımız herkes bir gülüşümüzü hak eder.....

Öğrendik ki....
Hiç kimse mükemmel değildir....

Öğrendik ki....
Hayat zorludur ama biz daha zorluyuz....

Öğrendik ki....
Gülümsemek daha güzel bir görüntüye kavuşmanın bedava
yoludur....

Öğrendik ki....
Hepimiz zirvede olmak istesek de asıl keyif oraya tırmanırken
yaşadıklarımızdır....

Öğrendik ki....
Zamanımız ne kadar azsa yapacak işler o kadar çoktur....

Öğrendik ki....
BİRİNİ NE KADAR ÇOK SEVERSEK HAYAT ONU BİZDEN O KADAR ÇABUK
ALIYOR.....
Can Dündar....

güven ve inanç

İş adamının işleri bozulmuştu. Ne yaptıysa olmuyordu. Bir zamanlar çok başarılı bir insan
olmasına rağmen şimdi büyük olan sadece borçlarıydı. Bir taraftan kredi verenler onu sıkıştırırken,
diğer taraftan da bir sürü insan ödeme bekliyordu. Çok bunalmıştı ve hiçbir çıkış yolu bulamıyordu.
Nefes almak için parka gitti. Bir banka oturdu, başını ellerinin arasına aldı ve bu durumdan nasıl
kurtulacağını düşünmeye başladı.

Tam bu sırada birden, önünde yaşlı bir adam durdu. 'Çok üzgün görünüyorsun. Seni rahatsız eden bir
şey olduğu belli ; Benimle Paylaşmak ister misin?' diye sordu yaşlı adam. İşadamının yakınmalarını
dinledikten sonra da, 'Sana yardım edebilirim' dedi. Çek defterini çıkardı. İşadamının adını sordu
ve ona bir çek yazdı. Çeki ona verirken de şöyle dedi: 'Bu para senin. Bir yıl sonra seninle burada
buluştuğumuzda bana olan borcunu ödersin. Hadi al' dedi. Ve yaşlı adam geldiği gibi hızla gözden
kayboldu.

İşadamı elindeki çeke baktı. Çekte 500 bin dolar yazıyordu ve imza ise John Rockefeller' e aitti,
yani o gün için dünyanın en zengin adamına. 'Tüm borçlarımı hemen ödeyebilirim' diye düşündü. John
Rockefeller' e ait bu çekle her şeyi çözebilirdi. Ama çeki bozdurmaktan vazgeçti. Bu değerli çeki
kasasına koydu. Onun kasasında olduğunu bilmenin güveniyle yepyeni bir iyimserlikle işine tekrar
dört elle sarıldı. Büyük küçük demeden tüm işleri değerlendirmeye başladı. Ödeme planlarını yeniden
yapılandırdı. İyi yapılan işler yeni işleri doğurdu. Birkaç ay sonra tekrar işlerini yoluna
koyabilmişti.

Takip eden aylarda ise borçlarından tümüyle kurtulup hatta para kazanmaya başlamıştı. Tüm bir yıl
boyunca çalıştı durdu. Tam bir yıl sonra, elinde bozulmamış çek ile parka gitti. Kararlaştırılmış
saatin gelmesini bekledi. Tam zamanında yaşlı adamın hızla ona doğru geldiğini gördü. Tam ona çekini
geri verip başarı öyküsünü paylaşacakken bir hemşire koşarak geldi ve adamı yakaladı. Hemşire 'Onu
bulduğuma çok sevindim, umarım sizi rahatsız etmemiştir' dedi. 'Çünkü bu bey sürekli olarak huzur
evinden kaçıp, bu parka geliyor. Herkese kendisinin John Rockfeller olduğunu söylüyor' diye ekledi.
Hemşire adamın koluna girip onunla birlikte uzaklaştı.

İşadamı şaşkın bir şekilde öylece durdu kaldı. Sanki donmuştu. Tüm yıl boyunca arkasında yarım
milyon dolar olduğuna inanarak işler almış, yapmış ve satmıştı.
Birden, hayatının akışının değiştiren şeyin para olmadığını fark etti.
Hayatını değiştirenin yeniden kendinde bulduğu kendine güven ve inançtı.

başarının sırrı, kasamızda duran değil, kendi kalbimizde ve kafamızda olanlardır. Başka yerde
aramaya gerek yok..

22 Eylül 2011 Perşembe

Franz Kafka

Bir insanı tanımak inanılmaz zor bir iştir. Bir insanı ilk olarak başbaşa bir sohbetin ilk yarım saatinde ve ikinci kez, ancak on yıl birlikte yaşadıktan sonra tanıyabileceğimizi söylersem, sanırım abartmış olmam. Ayrıca şuna inanıyorum ki, iki insanın kim olduklarını ve kiminle evlendiklerini düğünden önce sezebilmeleri bile mümkün değildir. Birisi ötekinin bütün davranışlarını, bütün fikirlerini, tutkularını, kanaatlerini, inançlarını bilse bile, çorapları, uykuda çapaklanmış gözleri, her sabah diş fırçalarken ağzını çalkalayış şekli ve özellikle garsona bahşiş verişi hakkında henüz hiçbir fikri yoktur. Çünkü insan derinlerde aldatır ama yüzeyde onu tanıyabilirsin. Kısacası her bir evliliğin içinde binlerce hayal kırıklığı riski ve her türlü içsel çuvallama ihtimali saklıdır ki bunlara karşı kullanılabilecek tek bir silah vardır ; Hepsini daha baştan üstlenmek...*
Franz Kafka

kelimeler

yazmak istediğim de tükeniyordu kelimeler
bi anlam oluşturamuyordu çıkan cümleler 
tekemmül etmedikçe  bu kalemler
yazmaya üşenmez mi bu eller

gitmek istiyorum ama bilmem nereye
 bakmak mı  istiyordum acaba   heryere

 vesselam


BEKÇİ :)

Devlet bir gün geniş ve boş bir araziye geceleri göz kulak olacak,500 TL maaşla, bir bekçi işe almaya karar verir.
Bir süre sonra düşünülür ;
''Peki talimatlar olmadan bekçi işini nasıl yapacak''
Bir planlama birimi kurulur ve planlamayı yapmak üzere,
750'şer TL maaşla, iki kişi işe alınır.Bir süre sonra
''İşleri yapıp yapmadıklarını nasıl kontrol edeceğiz''
diye düşünülerek, 1.000'er TL maaşla, iki denetmen işe alınır,biri denetim yapar diğeri raporları yazar .
Bir süre sonra'' Bunların maaşları hesaplanıp nasıl ödenecek '' diye tartışılırve 1.500'er TL maaşla, bir malimüsavir, bir katip, bir de istatikçi işe alınır.
Bir süre sonra ;''Peki bunlardan kim sorumlu olacak.'' Diye düşünülür ve 5.000 TLmaaşlı bir müdür ve 3.000'er TL maaşla iki de müdür yardımcısı işe alınır.
Bir süre sonra, ülkede ekonomik kriz çıkar ve bütçedeki masrafları kısmak için bekçi işten çıkartılır...!=)

Tolstoy~

Her insan mutlu olamaz...
Çünkü gereğinden fazla özler hayatından çıkanları,
Hak ettiğinden daha büyük umutla bekler hayatına girecekleri,
Ve asla göremez yanı başındakileri...
~Tolstoy~